Zeynep Ak Eğilmez

Belirsizliği bireyin içinde bulunduğu durumun ve devamındaki sürecin öngörülememesi, anlaşılamaması, beklentisini ve geleceğini net olarak görememesi şeklinde tanımlayabiliriz.

Aslında hepimizin hayatında ‘belirsiz’ birçok durum vardır. Örneğin; okuyan öğrencinin mezun olup olamayacağı, mezun olduktan sonra iş bulup bulamayacağı, işinin devam edip etmeyeceği, evlenip evlenemeyeceği, çocuk sahibi olup olamayacağı gibi hayatın akışındaki belirsiz durumlar kişiye geleceğini sisli gösterebilir. Çünkü insan doğası gereği kendisini ilgilendiren konularla ilgili net bir cevap ister. Ancak her zaman aradığımız cevapları anında bulamayabiliriz; cevapsız kalmak belirsizliğin içinde kaybolmamıza neden olabilir.

Belirsizlikte genellikle beraberinde korku ve kaygıyı getirir. Buna bağlı olarak kişi geleceğine yönelik süreci değerlendirirken olumsuz duygu ve düşüncelere aşırı odaklanabilir, kaygısını yoğun yaşayabilir. Çünkü beynimiz belirsizliği tehdit olarak algıladığında kişide panik, tedirginlik, stres, uykusuzluk gibi olumsuz durumlara neden olarak tahammül edebilme becerisini zorlaştırır.

Bireyin belirsizlik durumuna verdiği tepki, kişiliğe ya da çevresel faktörlere göre değişir mi?

İnsanların belirsizliğe verdiği tepkiler mizaca ve çevresel koşullara göre değişebilir. Bazı kişiler belirsizlikle karşılaştıklarında bunu kolayca yönetebilir; merak duygusuyla daha çok üretkenliğe geçmesine olanak sağlayabilir. Genellikle ruhsal dayanıklılığı iyi gelişmiş insanlar belirsizliğe karşı daha az etkilenirler ve sorunlarını daha kolay aşabilirler.

Ancak bazı bireyler için belirsizlik ‘tehdit’ olarak algılanır ve kaygı seviyesini aşırı yoğunlaştırır. Bu durumda sorunlarını çözemez hale gelirler. Genellikle bu kişilerin daha garantici, kontrol etme arzusu fazla olan, başkalarına kolay güvenmeyen, mükemmeliyetçi yapıda oldukları görülmüştür. Özellikle yaşadıkları her anın kusursuz olmasını isterler ve gelecekte de böyle olmasını arzularlar. Eğer en ufak bir şüphe oluşursa da yoğun bir kaygı duyarlar.

(Kulaksızoğlu,1998) Yapılan araştırmaya göre kadın ve erkek açısından belirsizliğe verilen tepkilerde farklılık olmadığı; ancak koruyucu ebeveyn tutumuyla yetişen bireylerin diğer bireylere göre belirsizliğe tahammülsüzlük seviyesinin yüksek olduğu gözlemlenmiştir.

Belirsizliğe tahammülsüzlüğü olan kişilerin çevresine ve olaylara karşı düşünce ve davranışları nasıldır?

Bu kişiler gerçekleşme ihtimali çok düşük olma ihtimalinde bile bazı şeyler için aşırı endişelenirler. Ayrıca karşılaşabilecekleri her soruna karşı çözüm arayışındadırlar. Fakat onları zorlayan bir konuda mükemmel çözümler bulma arayışındadırlar. Buna ulaşmak için de muhakkak ikinci ya da üçüncü kişilerden görüşlerini dinlemek isterler; çözüme dair listeler yaparlar, emin olabilmek için tekrar tekrar kontrol ederler . Bu süreç onları çok yorsa bile başkalarından yardım almayı kabul etmezler, çünkü bir başkasına kolay kolay güvenemezler. Belirsizlikle karşılaştıkları sürecin kendileri için yıpratıcı olmasından kaynaklı yeni olan her durumdan kaçmayı tercih ederler. Bu durumlar kişinin hayat kalitesinin azalmasına, fiziken ve ruhen sağlığının olumsuz etkilenmesine neden olur.

 Belirsizlikten doğan tahammülsüzlük ile nasıl baş edebiliriz?

Belirsizliğe tahammül etme becerinizi elbette geliştirebilir, güçlendirebilirsiniz. Ancak bunun için emek ve zaman gerekir. Bu süreçte pes etmemek; aynı bir kasın gelişimi gibi istikrarlı olarak devam etmek önemlidir.

Baş edebilmek için öncelikle kendinizi güven içinde hissetmek önemli bir yer tutar. Bu süreçte size destek olabilecek, yanındayken kendinizi anlaşılmış, güvende, sevilmiş hissettiğiniz insanlarla iletişim içinde olmanız işinizi daha da kolaylaştıracaktır.

Düşüncelerinize odaklanabilirsiniz. Tıpkı bir hava durumu gibi düşüncelerinde gelip geçtiğini gözlemleyin. Belirsizliğe yönelik algınızı ve yorumlarınızı tekrar gözden geçirebilir; sağlıklı, işlevsel olan düşünce ve davranışlarla sağlıksız ve işlevsel olmayan düşünce ve davranışlarınızın farkına varabilirsiniz. Böylelikle sadece düşüncelerinizden ibaret olmadığınız gerçeğini de görebilirsiniz.

Ayrıca belirsizliğin insan yaşamının bir parçası olduğunu bilmek ve kabul etmek gerekir. Bu süreçte kendi kontrolümüzde olan duruma/ bilgiye odaklanmak kaygı düzeyinizin baş edilebilir seviyeye çekmenize yardımcı olacaktır.

Belirsizlik durumunda yaşadığınız yoğun kaygı  gibi duygularınızı da kabul etmeniz gerekir. Aksi takdirde duygularınıza yönelik direnç gösterdiğiniz zaman yaşanılan acı ve zorlukları da sürekli hale getirir. Bu nedenle size acı veren duygularınıza direnç göstermek yerine kabul etmek önemlidir.

Yine bu süreçte kendinize önem vermek; yorgun olduğunuzu hissettiğiniz anlarda dinlenebilmek, yalnızca keyif almak için eğlenceye zaman ayırmakta en temel ihtiyaçlardandır. Unutmayın, kendinize önem vermek bencillik demek değildir.

Tüm bunları yaptığınız halde olmuyorsa veya yapamadığınızı düşünüyorsanız profesyonel destek almaktan çekinmeyin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir